Ayşegül Güngör

BİREYSEL RİSK ANALİZİNİ YAPMAK

04.11.2021

İlk çağlardan beri insanın kendine sorduğu soru “Ben kimim?” sorusudur. Kim olduğumuzu merak ederiz. Nasıl bir insanız? Korkularımız nedir? Korkularımızın kaynağı nedir? Gelecekten ne bekliyoruz? Hayat amacımız ne? En önemlisi kendimizi değişen koşullara karşı nasıl koruyacağız?

Ben bu sorulara ek olarak nasıl tasarruf ederiz, sorusunun da önemli olduğunu düşünüyorum. Enflasyonist ortamlarda bu soruya yanıt vermek kolay değil. Özellikle ülkemizin tasarruf tarihine baktığımızda yatırım seçeneklerinde döviz, altın ve gayrimenkulün öne çıktığını görüyoruz.

Yatırım hesabı açmaya karar verdiğimizde veya emeklilik fonuna yatırım yapmak için kurumların hazırladığı bireysel risk analizi anketini doldurmak zorundayız. Bu anketteki sorulara verdiğimiz yanıtlar gerçekten bizim risk tercihlerimizi yansıtıyorsa kurumun bizim için önerdiği yatırım sepetinden mutlu olmamız gerekir.

Çevremde birçok kişi ile konuştuğumda bu tercihten mutsuz olduklarını görüyorum. Çoğunlukla da kurumu suçluyor ve fonları iyi yönetemediklerini düşünüyoruz. Acaba bu ankete yanıt verirken kendimize karşı dürüst olsak sonuçlar değişir mi?

Ben değişeceğini düşünüyorum. Çünkü yatırımcılar risk profillerini belirleyen ankete yanıt verirken oldukları hallerini değil olmak istedikleri hallerine göre soruları cevaplıyorlar.

Portföy yöneticiliği yaptığım yıllarda ekip olarak insanların yatırım kararlarını nasıl verdikleri üzerine çalışmalar yapmıştık. Hatta o dönemde Türkiye için ilk olan hedef odaklı bir yatırım fonu sepeti oluşturmuş bu ürünü de B Plan olarak çıkartmıştık. Ürünün yatırımcı kitlesini belirlemek için yaptığımız odak grup çalışmalarında yatırım yapma kararının bir hedef odaklı davranış olduğunu ve bu hedefi gerçekleştirmek için de yatırımcının motivasyona ihtiyaç duyduğunu görmüştük. O dönemde yaşanan bankacılık krizi bu ürünü hayata geçirmemize engel olmuştu.

Tasarruf etmek, yatırım yapmak veya emeklilik fonuna yatırım yapmak için bizi motive eden bir güdünün olması gerekiyor. Kişisel geçmişlerimiz, sahip olduğumuz nesnel değerler, risk alma konusunda ailemizin yaşadığı olumlu ve olumsuz durumlar her bir birey için farklı. Risk anketleri ile yatırımcıların hedeflerini ve yatırım güdülerini belirlemek kolay değil.

Yatırımcı olarak sorumluluğu almalı ve verdiğimiz yatırım kararlarını hangi koşulda ve hedefleyerek verdiğimizin analizi yapmalıyız. Bu analizi doğru yapınca kendimizi daha iyi tanıyacak, kişisel hırslarımızı ve korkularımızı analiz edebilecek ve düşen piyasalarda da yolda kalmayı başarabileceğiz.

Risk algımız yaşımıza, yaptığımız işe ve sahip olduğumuz mesleğe göre değişiyor. Dolayısıyla artık tek bir yatırım ufku üzerinden belirli getiri ve risk seviyeleri oluşturularak (Markowitz Portföy Teorisi) en uygun portföyler arasından seçim yapmak günümüze önemini kaybediyor. Birey olarak çoğu zaman birden fazla risk tutumu ve birden fazla yatırım süresi belirleyebiliyoruz. Çoğu yatırımcı ön yargılarıyla yatırım kararı verdiği için para kaybettiğinde aynı miktardaki kazancına olan sevincinden daha fazla acı çeker. Kahneman ve Tversky’nin umut teorisi olarak adlandırdığı (Prospect Teori) teori ile bireylerin hem riskten kaçınmak için güvenli liman dediğimiz yatırımları tercih ettiklerini (güvenlik ihtiyacı, düşük risk) hem de aynı zamanda yüksek riskli yatırım araçlarına ilgi duyduklarını çeşitli çalışmalarla ispatladılar.

Yatırımcı olarak kaybetmemek, çok para kazanmak ve hedeflerimizi gerçekleştirmek arzusundayız. Çoğu zaman tek bir hedefimiz yok birden fazla hedefimiz var. O zamanda her bir hedefimiz için farklı risk algımız var.

Chhabra yaptığı araştırmalar sonucunda yatırımcıların üç ana düzlemde birden fazla hedefi olabileceğini görmüş.

Birinci Düzlem Temel Hedefler : Bu hedefler fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarımıza yönelik olarak ortaya çıkıyor. Bu düzlemde yatırımlarımızı işimizi kaybettiğimize, emekli olduğumuzda ve herhangi bir sağlık sorunu ile karşılaştığımızda hayat standardımızı sürdürmek için gelirimizin olması olarak düşünebiliriz. İkinci Düzlem Önemli Hedefler: Sürekli yaşam standardımızın artması ve kişisel ve aile istikrarımızı sağlamak için yaptığımız yatırımlar Üçüncü Düzlem Bir Anlama Yönelik Hedefler: hayırseverlik, filantropi veya bir işletmeye ortak olarak ya da kendi işimizi kurarak hayallerimizin peşinde koştuğumuz hedefler.

Yatırımcı olarak her üç düzlemde yer alan hedef için yatırım kararı verebiliriz. Peki burada yatırım tercihimizi nasıl yapacağız?

Benim önerim yatırım yaparken yatırım yapacağımız tutarı belirleyerek her üç düzlem için ayrı bir portföy oluşturmak olurdu.

Temel hedeflerim için riski göreceli az olan emeklilik yatırım fonları ve sabit getirili fonlara yatırım yapmak

Önemli hedeflerim için, hisse senedi, tahvil ve çeşitli alternatif yatırım araçları içeren emeklilik fonları ve yatırım fonlarına yatırım yapmak veya riski göreceli olarak daha düşük ve temettü getirisi sağlayan hisse senetlerine yatırmak Bir Anlama yönelik hedeflerim için ise bir şirkete ortak olmak veya kitle fonlaması ya da kripto para yatırımı yapmak.

Bütün bu yatırımları yaparken kişisel inançlarımı ve hassasiyetimi iyi analiz eder ve kendime karşı çok daha dürüst olmaya çalışırdım. Birinci düzlemdeki hedeflerimi emeklilik fonları veya yatırım fonları ile yapar, portföyümü risk algıma göre oluşturur ve belirli dönemlerde risk algım ve yatırım hedefime göre portföyümün yapısını değiştirirdim.

Tasarruf planımı oluşturduktan sonra tüm gücümü de ikinci düzlemdeki hedeflerime işime yöneltirdim.

Üçüncü düzlemdeki hedefe ulaşmak için bir ve ikinci düzlemde sürdürülebilir olmak gerekiyor. Bunun içinde piyasada oluşan dalgalara kapılmamak lazım.